Pazartesi, Haziran 07, 2010

ah diziler

evet en sonunda gonulcelen de costu costu her fırsatta soyedikleri biz my fair lady yi cekiyoz laflarını sürdüre sürdüre ne olduğu belirsiz başka bir hikaye anlatmaya başladı. oysa oldukca iyi başlamıştı. murat hocanın egitim adı altında yaptığı tuhaf deneyler dışında fakat eglenceli deneyler ve teknikler dışında neden tuhaf çünkü gercekte sesini hiç kullanmamış bir kızı 6 ay içinde üç sarkıya yetiştirmen gerek nefes bile almadan san çalışması gerek bu ögrencinin yok hikaye yaz yok istanbulu gor vs yok bide başka oğrenciye ders verelim nazarı cıkaralım cıktı e sen bu kızla iki aydır yol almışsın simdi sıfırdan nazara başlayacak vakit mi kalmış büyük gosteriyi on yıl sonraya mı yapıcan hadi dedik olur o kadar geyik eglenceli olsun dizi diye yapmışlar ama en sonunda leventi de esas kıza asık etmekle birlikte armut agacının cok uzagına düştüğünü ispatladı. neden tüm diziler bu sekilde yazılır. kuzum kim yazıyo bunları hep aynı zihniyette. oysa sinemamız boyle değil yıllardır cok ozgun hikayeler koyuyor ortaya. dizilerimze bakıyorum sonra da lost a fringe e bakıyorum bakakalıyorum. insanlar neler yazıyo aklımızın sınırları zorlanıyo. biz neler yazıyoruz  hem de 1964 yılında orjinali sonraki yıllarda onlarca esinlenilmiş tekrarları cekilmiş bir filmi cektiğimizi belirterek. bilmeyenler veya hafızasını tazelemek isteyenler için 8 oscarlı bu film sunu anlatır:
esas kız hayranı olduğum Audrey Hepburn. İngiltere de dil profesorü  Henry Higgins ve Albay Pickering in herhangi bir kişiyi bile kralicenin karsısına cıkacak kadar mükemmel konuşturabilirim iddiasıyla sokaktan gecen kenar mahallede büyümüş çiçekçi  Eliza Doolittle (sadece babası vardır film sonunda babasının arada bir yerde beyefendi olma egitiminden gectiğini değiştiğini fakat bundan memnun olmadığını gorürüz sürpriz olarak) ve hile olmaması için albay köşke yerleşir ve prof. eliza yı deli gibi konuşma egitiminden geçirir. deneysel başka geyikler yok yani. ne için egitiliyosa sadece bu dersi.. sonunda bu kadar işkenceden ve prof un katılığından ciddiyetinden sonra esas kız kraliçenin davetine albay ve prof la katılır herkesin hayranlığını kraliçenin iltifatlarını kazanır kimse onun gercekte soylu olmadığını anlamaz avrupadan bir düşes olmalı gizliyo ünvanını derler prensle dans eder eve gelirler ve olay kopar. neden kopar çünkü kız artık aynı kişi olmadığını birden anlar mahalleye ait değildir burada da kalamaz çünkü bu ev kendinin değil parası da yok ayakkabılarını praof un kafasına fırlatır sinir krizi gecirir sen iddiayı kazandın ben nolacam diye. sonra prof un annesinin evine kaçar. albay ve prof un annesi elizayı destekler yardım etmeye calışır prof ise elinden kaçırmakla ofkelidir nedenini anlamaz ne yapacaksın diye sorar kızın cevabı yoktur. sonunda daha once prof un annesine teste geldiğinde tanışmış olduğu delikanlıya o zamandan beri kendiine çiçekler yollayan zengin cocuğa ilgi gostermeye baslar hatta onunla gitmeye karar verir ögretmen olbileceğini konuşma öğretebileceğini fark eder prof a bağırır cağırır sonra cekip gittikten sonra beş dakikada geri doner prof a aşık olduğunu anlamıştır prof onu bu kez hemen kabul eder cünkü artık eliza kendini bulmuştur.
gordünüz mü ne oyle zengin olmemiş anneler saime hanım gibi ne fazladan kardeşler ne de aşık olan levent cihan yok. fakat tabi bu dizi geliştirmek için yan karakterler yan hikayeler yazmak gerek ok fakat ana hikayedeki saçmalıklar artıkca yok artık diyorum coştular. bu arada tuba ya bayılıyorum cok seker cok zarif ta Ihlamurlar Altında dan beri Onur Saylak keza tiyatrodan geldiğini hemen belli ediyo her oynadığı rolde bambaşkaydı olağanüstü bir aktor imzalı fotgrafınızı alabilir miyim lütfen. en son nefes te olaganüstüydü yine. şimdi yine. murat hocanın üzgünüm hiç sansı yok gercekte. levent karakter olarak oturmuş ayakları yere basan sakin kalabilen biri olarak çizilmiş. murat hoca ilk bolumlarden  hatırlayın kapris kapris üstüne. hiç seveni var mı bu tür naz yapan erkekleri. çok keskin çizgilerle ayırmış gibiyim fakat yakıştıramıyorum erkeklere işte.siz?
diyeceksiniz sacma seyler yazan bu dizi mi yaprak dokumune samanyoluna aşkı memnuya bak e haklısınız ne diyim ben bunu ornek soyledim çok caba harcanıyo çok da para daha iyisini yapacaklarına dair umut var diye dedim zaten yabancı ülkelerde bizdeki gibi değil yazıyorlarsa en başta orneğin kerime nadir in eserinden diye işte o anda hikayeyi koruma altına almış oluyolar. bizdeki gibi geliştirmek istiyorlarsa eger hikayeyi bunun yerine en başta orneğin kerime nadir in eserinden uyarlanmıştır diyolar.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

al bende n de o kadar
tatile girseler de bir umut daha iyileri baslasa

ozgur on 13 Haziran 2010 12:17 dedi ki...

sezon finalleri başladı bakalım:)

 

Tags

Ads Banner

Followers

Copyright © 2009 Blogger Template Designed by Bie Blogger Template Vector by DaPino