esas kız hayranı olduğum Audrey Hepburn. İngiltere de dil profesorü Henry Higgins ve Albay Pickering in herhangi bir kişiyi bile kralicenin karsısına cıkacak kadar mükemmel konuşturabilirim iddiasıyla sokaktan gecen kenar mahallede büyümüş çiçekçi Eliza Doolittle (sadece babası vardır film sonunda babasının arada bir yerde beyefendi olma egitiminden gectiğini değiştiğini fakat bundan memnun olmadığını gorürüz sürpriz olarak) ve hile olmaması için albay köşke yerleşir ve prof. eliza yı deli gibi konuşma egitiminden geçirir. deneysel başka geyikler yok yani. ne için egitiliyosa sadece bu dersi.. sonunda bu kadar işkenceden ve prof un katılığından ciddiyetinden sonra esas kız kraliçenin davetine albay ve prof la katılır herkesin hayranlığını kraliçenin iltifatlarını kazanır kimse onun gercekte soylu olmadığını anlamaz avrupadan bir düşes olmalı gizliyo ünvanını derler prensle dans eder eve gelirler ve olay kopar. neden kopar çünkü kız artık aynı kişi olmadığını birden anlar mahalleye ait değildir burada da kalamaz çünkü bu ev kendinin değil parası da yok ayakkabılarını praof un kafasına fırlatır sinir krizi gecirir sen iddiayı kazandın ben nolacam diye. sonra prof un annesinin evine kaçar. albay ve prof un annesi elizayı destekler yardım etmeye calışır prof ise elinden kaçırmakla ofkelidir nedenini anlamaz ne yapacaksın diye sorar kızın cevabı yoktur. sonunda daha once prof un annesine teste geldiğinde tanışmış olduğu delikanlıya o zamandan beri kendiine çiçekler yollayan zengin cocuğa ilgi gostermeye baslar hatta onunla gitmeye karar verir ögretmen olbileceğini konuşma öğretebileceğini fark eder prof a bağırır cağırır sonra cekip gittikten sonra beş dakikada geri doner prof a aşık olduğunu anlamıştır prof onu bu kez hemen kabul eder cünkü artık eliza kendini bulmuştur.
gordünüz mü ne oyle zengin olmemiş anneler saime hanım gibi ne fazladan kardeşler ne de aşık olan levent cihan yok. fakat tabi bu dizi geliştirmek için yan karakterler yan hikayeler yazmak gerek ok fakat ana hikayedeki saçmalıklar artıkca yok artık diyorum coştular. bu arada tuba ya bayılıyorum cok seker cok zarif ta Ihlamurlar Altında dan beri Onur Saylak keza tiyatrodan geldiğini hemen belli ediyo her oynadığı rolde bambaşkaydı olağanüstü bir aktor imzalı fotgrafınızı alabilir miyim lütfen. en son nefes te olaganüstüydü yine. şimdi yine. murat hocanın üzgünüm hiç sansı yok gercekte. levent karakter olarak oturmuş ayakları yere basan sakin kalabilen biri olarak çizilmiş. murat hoca ilk bolumlarden hatırlayın kapris kapris üstüne. hiç seveni var mı bu tür naz yapan erkekleri. çok keskin çizgilerle ayırmış gibiyim fakat yakıştıramıyorum erkeklere işte.siz?
diyeceksiniz sacma seyler yazan bu dizi mi yaprak dokumune samanyoluna aşkı memnuya bak e haklısınız ne diyim ben bunu ornek soyledim çok caba harcanıyo çok da para daha iyisini yapacaklarına dair umut var diye dedim zaten yabancı ülkelerde bizdeki gibi değil yazıyorlarsa en başta orneğin kerime nadir in eserinden diye işte o anda hikayeyi koruma altına almış oluyolar. bizdeki gibi geliştirmek istiyorlarsa eger hikayeyi bunun yerine en başta orneğin kerime nadir in eserinden uyarlanmıştır diyolar.
2 yorum:
al bende n de o kadar
tatile girseler de bir umut daha iyileri baslasa
sezon finalleri başladı bakalım:)
Yorum Gönder